Endoskopik (Kapalı) Bel Fıtığı Tedavisi
Bel fıtığı olan her hastanın ameliyat edilmesine gerek olmamakla birlikte, alt ekstremitede ilerleyici kuvvet kaybına neden olan, yürümeyi bozan, günlük hayatı ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, sfinkter kusuru denilen idrar/gayta tutmada güçlüğe sebep olan bel fıtıklarının cerrahi müdahele ihtiyacı bulunmaktadır. Bu grup hastalar bel fıtığı olan hastaların yaklaşık %10 luk bir kısmına karşılık gelir.
Cerrahi endikasyonu olan bu %10 luk kesimde cerrahi yapılmaması, alt ekstremitede kalıcı güç kayıplarına (düşük ayak, kalça ve diz hareketlerinde kuvvet kayıpları), kalıcı sfinkter kusurlarına (ömür boyu idrar ve gayta tutmakta zorlanma) ve sinirdeki ganglion basısına bağlı yanma, elektriklenme, şimşek çarpma tarzında ömür boyu narkotik grubu ağrı kesici kullanımına sebebiyet veren kalıcı nöropatik ağrılara sebep olabilir. Bu ameliyat endikasyonu olan bir hastada cerrahiden kaçınmak ömür boyu geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep olabilir.
Özellikle son 5 senedir giderek yaygınlaşmakta olan endoskopik (kapalı) bel fıtığı ameliyatı, mikrocerrahi (açık) tekniğe bir alternatif olmuştur. Ben de 2 yıldır günlük pratiğimde bel fıtığında mikrocerrahi tekniği terk ederek endoskopik teknikle hastalarımı opere etmeye başladım. Bu teknik sayesinde ciltteki kesi çok küçük boyutta olup, omurga çevresindeki kaslar kesilmez, lamina ve faset eklem (omurga eklemi) korunarak, omurganın normal fizyolojisi (yapısı) korunur, böylece ameliyat sonrası hastaların bel ağrısı açık tekniğe kıyasla çok daha az olur. Günlük hayata ve işe dönüş süresi hastasına göre değişmekle birlikte birkaç haftalık kısa bir süredir. Ayrıca normal omurga fizyolojisi bozulmadığı için ameliyat sonrası instabilite dediğimiz istenmeyen durum çok daha nadir görülür. Bunun sonucunda iatrojenik (ameliyata bağlı) nüks bel fıtığı riski ve ikinci bir ameliyatla stabilizasyon (platin takılması) ameliyatına ihtiyaç son derece nadirdir.
Hastalarımızın cerrahiyle ilgili en büyük endişesi ameliyat sonrası felç kalmaktır. Tabi ki her ameliyatta olduğu gibi lomber disk hernisi cerrahisinin de bir takım riskleri mevcuttur. Bunlara etkilenen sinir kökünün geçici veya kalıcı paralizi, enfeksiyon, kanama gibi pek çok cerrahide karşımıza çıkan riskler dahildir. Ancak bu riskler doğru endikasyon, doğru teknik ve tecrübeli bir ekiple ihmal edilecek kadar düşük bir düzeye indirilebilmektedir. Cerrahi olması gereken bir hastanın ameliyat olmaması sonucunda almış olduğu felç riski ameliyattaki riskten onlarca kat fazladır.